Tarih: 17.02.2015 11:04

Hak mı yoksa intihar mı

Facebook Twitter Linked-in

Ötanazi, günümüz tıp literatüründe tedavisi mümkün olmayan bir hastanın daha fazla acı çekmesini önlemek amacıyla acısız bir ölümcül enjeksiyon yaparak, yüksek dozda ilaç vermek suretiyle hayatını sonlandırmayı ifade ediyor. Peki, İslam dini ötenazi uygulamasına nasıl bakıyor? Çağın koşullarında tedavisi olmayan bir hastalığa yakalananların, kendi inisiyatifiyle yaşamını sonlandırması bir çeşit intihar mıdır? İntihar caiz midir? Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Prof. Dr. Ömer Çelik konuya ilişkin Ajanshaber’e özel şu açıklamalarda bulundu: ÖTANAZİ CAİZ Mİ? Dinimiz açısından kişilerin kendi inisiyatifine göre ötanazi uygulaması veya uygulayanlara yetki tanıması mümkün değildir. Doğal yollardan vefat etmeyen bir kimsenin, intiharla veya belirli kişi veya kurumlara onay vererek hayatını sonlandırmasına ruhsat yoktur. Kişi, günümüz tıp gelişiminde tedavisi bulunamamış hastalığa dahi kapılmış olsa, kendi hayatını sonlandıramaz. İlgili Hadis-i Şerif’te de “Ey Allah’ın kulları! Tedavi olun. Çünkü Allah yarattığı her hastalık için şifa yaratmıştır. Ancak bir dert müstesna. O ise ihtiyarlıktır” şeklinde buyuruluyor. ÖTANAZİ İNTİHAR MIDIR? Ötanazi, kişinin tabi yollar haricinde ölümünü sonlandırması veya yetkili kimselere bu yönde talimat vermesi açısından bir çeşit intihardır. Kesin hükümlerle sabittir ki dinimizde intihara izin yoktur. Hadis-i Şeriflerde buyurulur ki “Sıkıntılardan dolayı ölümü istemeyin! Dayanamayan, 'Ya Rabbi, hakkımda yaşamak hayırlı ise, yaşamayı, ölmek hayırlı ise, ölümü nasip et!' desin. ÖTANAZİ’NİN YASAL OLDUĞU ÜLKELER Avrupa'da çocuklara ötanazi hakkı tanıyan sadece iki ülke var. 12 yaş üstündeki çocuklara tanıyan Hollanda, diğeri de önceki günkü oylamanın ardından dünyada bir ilke imza atan Belçika. Yetişkinlere ötanazi hakkını yasal olarak tanıyan Avrupa ülkeleri de Hollanda, Belçika ve Lüksemburg. Ötanazi konusunda resmi onay vermeyen ancak bu uygulamayı pratiğe yansıtan ülkelerin sayısı ise eskiye oranla oldukça artmış durumda. İsveç ve İsviçre'de ötanazi yasak ancak durumu çok kötü olan ve tedavi şansı görülmeyen hastalar için 'intihara tıbbi destek' formülü uygulanabiliyor. Fransa, İspanya, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerde yasal olarak yasak ancak 'pasif ötanazi' olarak adlandırılabilecek yöntemle 'ölüme yardımcı' olunan bir yaklaşım izleniyor. İtalya, Polonya, İrlanda, Romanya, Yunanistan, Hırvatistan'da ise ötanazi yasak ve yan yöntemlere başvurulmasına tölerans gösterilmiyor. Çin; 1998 yılında bir yasa hastanelere terminal hastalara ötanazi uygulama hakkını tanıdı. Amerika Birleşik Devletleri'nin Washington, Oregon, Montana ve Vermond eyaletlerinde ötenazi yasaldır. Kolombiya’da ise ancak Anayasa Mahkemesi’nin izni ile uygulanabiliyor. Ama konuyla ilgili bir yasa yok.   En son Kanada, parlamento kararı ile ötenaziyi yasal hak olarak tanıdı. Türkiye’de ise ötenazi kesinlikle yasaktır. ÖTANAZİ ÇEŞİTLERİ Aktif ötanazi: Ölümcül bir hastalığa yakalanan ve devamlı acı çeken hastanın kurtuluşunun imkansızlığı nedeniyle bizzat doktoru tarafından kendisine yüksek dozda morfin veya potasyum klorit verilerek kolay, acısız bir ölüm çeşidinin uygulanmasıdır. Pasif ötanazi: Hastanın devamlı komada kalma durumu neticesinde makine ve cihazlara bağlı bir yaşam sürdürmesi. Hekimler hasta yakınlarının, ailesinin veya kendisinin izniyle hastanın yaşamını sürdürdüğü makina cihazlarını durdurarak, tıbbi müdahaleye son verme, hayatı ölümle sonuçlandırma durumudur. Ana–babanın isteği ile çocuğu aldırmanın serbest olması ve bu durumun aile planlaması amacıyla kullanılması ötenazinin ötesinde hekimler tarafından cinayet gözüyle bakılmaktadır. Bu uygulamalarda cenin kendi yaşamı hakkında karar vermekten uzak olduğu için olay insan hayatının kutsallığı için trajik bir boyut kazanmaktadır. Beynin ölümü sonucunda hastadaki canlılık belirtilerinden umudun kesilmesinde, yaşayan doku ve organların yeni bir canlıda yaşamasına fırsat sağlamak amacıyla hayatı sona erdirmek bir çeşit ötenazi çeşidi olarak görülmektedir. Bazı doktorların doğum hataları veya nörolojik kusurlarla doğan çocuklara karşı uyguladıkları tedaviyi aniden kesmek veya eksik tedavi uygulamaları birçok sorumlulukları da beraberinde getirmiştir. Kaynak:AjansHaber


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —